Satişta Nasil Şampiyon Olunur?

Satışta Nasıl Şampiyon Olunur?
Emrah Altuntecim
altuntecime@gmail.com
www.altuntecim.com
Magrabi Retail Türkiye/ Yetenek Geliştirme ve Eğitim Departmanı Yöneticisi
Magrabi Retail Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar/ Satış ve Müşteri İlişkileri Eğitim Yöneticisi

Yıllardır özel sektör eğitimcisiyim. Türkiye’de ve Yurtdışı’nda Şampiyon Profesyoneller yetiştiriyorum.
Özellikle uzmanı olduğum ticari ortamı ve bu ortamdaki insan psikolojisini araştırırken tüm davranışların psikolojiye, psikolojik hallerin bu ortamlardaki algılama şekline, algılamanın ise algılanan ortamın unsurlarına bağlı olarak birbiri ile etkileşim halinde olduğunu birkez daha ama yeni ve keyifli saha çalışmalarım ile de ortaya koymaya çalıştım.
Bu benim eğitimci gözü ile gördüklerim.Eğitimlerime uzun zamandır katılan bir genç yetenek olan Ahmet’in deneyimledikleri de tecrübelerimi doğruluyor. Şimdi , size yukarıda özetlediğim işin analitik geri planına ve detaylı anatomisine girmeyeceğim. Sizi bilimsel verilerle meşgul etmeyeceğim. Sizi tüm detaylardan kurtaracak ve konuyu pratik bir örneklemle özetleyeceğim. Size başarının teorik vermekten sebir Şampiyon’u doğrudan konuşturacağım.
Ahmet Seyyar isimli bir yetenek ile geçen yıl Dubai’deydim.Dünya’nın en prestijli optik markalarından birinin defilesine, başka bir uluslararası markanın da toplantılarına ve de bir fuara davetliydim. Ayrıca Türkiye Satış Şampiyonu olan sevgili Ahmet Seyyar’ın da ödül töreninde kendisine eşlik etmek için yanındaydım. Okumaya devam et

“Creme de la Creme” raflarda yerini aldı

Zeki Yüksekbilgili‘nin lüks satışı anlattığı “Creme de la Creme” isimli kitabı Türkmen Kitabevi’nden çıktı.
Kitabı satın almak için bu bağlantıya tıklayabilirsiniz.

KAPAK-CREME DELACREME_small

Lüks satmak bir tutkudur. Lüks satış en temelde üç ögenin bir araya galmesi ile oluşur; tasarım, marka elçisi ve müşteri. Müşteriye eşsiz bir deneyim yaşatmadan lüks satıştan bahsetmek mümkün olmaz.
Lüks satarken, ürünler ne olursa olsun, lüks satışta mantık hep aynıdır, dolayısıyla farklı ürünlerin sunumlarında (tekstil, mücevher, araba, özel hizmetler vs.) bu kitap yol gösterici olacaktır.
Bu kitap tutku ile lüks satan tüm marka elçilerine, müşterilerine lüks satışta eşsiz deneyimler yaşatabilmek için dikkat etmeleri gereken her aşamayı detaylandırıyor.

Yazar : Dr. Zeki Yüksekbilgili
Yayınevi : Türkmen Kitabevi
Konu : Pazarlama – Satış
Editör : Gülbeniz Akduman
Sayfa Sayısı : 72
Ebat : 135 x 195
Barkod-ISBN : 9786054749560
Baskı : İstanbul – 2015

 

Sihirli Lider Satış ve Pazarlamacı

Sihirli Lider Satış ve Pazarlamacı
Ertan Şimşek

Eğer Sihirli Lider Satış ve Pazarlamacı olmak istiyorsanız en iyi fikirleri bulmalı, uygulamalı ve hayatınız boyunca öğrenmeyi sürdürmelisiniz, işletmelerde ne yazık ki sihirli lider bir satış ve pazarlamacı niteliklerine sahip kişilere çok sık rastlanılmadığı için bürokrasi hastalığı ve tembellik hızla yaygınlaşmaktadır. Bu tehlike karşısında uz¬manlar, örgütü geleceğe taşıyacak kişilerin satışçımı yoksa pazarlamacı mı olması gerektiğini uzun zamandır tartışmaktadır.

Sihirli Lider Satış Ve Pazarlamacı Temel Özellikleri Şunlardır:

 Değişim mühendisidir ve yeniliklere daima açıktır.
 Vizyon ve misyon oluşturan kişidir. Geleceği öngörebilme yeteneğine sahiptir.
 Organizasyondaki enformasyon ve bilgileri anlama ve yorumlama yeteneğine sahiptir. Sürekli yeni enformasyon ve bilgi edinmeye çalışır.
 Mücadelecidir, çalışkanlık ve atılım gücüne sahiptir. Organiza¬syonu başarıya doğru sürükleyen kişidir.
 Örgüt içinde gelişmeyi teşvik ve motive edici bir hava yaratır.
 iletişim yeteneği çok gelişmiştir.
 Entelektüel ve sorgulayıcıdır. Hatalarından daima ders çıkarır.
 Çalışanlara örnek olacak şekilde davranışlarında açık ve tutarlıdır. Söz ve davranışları uyum içindedir.
 Güçlü ve zayıf yönleri iyi bilen ve hatalarından ders çıkaran kişidir.
 Piyasadaki gelişmeleri ve trendi, tüketicinin ihtiyaçlarındaki değişme ve gelişmeleri analiz etme yeteneğine sahiptir. Değişen şartlara kolayca uyum gösterebilme esnekliğine sahiptir.
 Takım ruhu felsefesine inanır. Paylaşımcıdır. Başarının tüm çalışanlara ait olduğuna inanır.
Okumaya devam et

Satış Elemanı ve Mesleki Örgütlenme

Satış Elemanı ve Mesleki Örgütlenme

Fatih Gümüş

Bilinen, hemen hemen tüm disiplinler insanlara örgütlü olmayı tavsiye ederler. Bu tavsiyenin temel çıkış noktasını ise “birlikten kuvvet doğar” prensibi oluşturmaktadır. Bireysel girişimler ve mücadeleler fikrin başlangıç aşamasında önem arz etmekle birlikte işin eylemsellik kazandığı noktadan itibaren ortak aklın işe koşulması gerekmektedir.

Örneğin, mevcut halinden memnun olmadığınız bir durum söz konusu ve bu gidişatı düzeltecek çok orijinal fikirleriniz olduğunu düşünüyorsunuz. Ancak tek başınıza bu fikirleri eyleme dönüştürecek gücünüz yok. Fakat fikirlerinizi sahiplenecek birilerini bulabilirseniz iyi gitmeyen pek çok şeyi değiştireceğinize inancınız tam. Öyleyse ne yaparsınız? Tabi ki, insanlara fikirlerinizi anlatarak onları organize eder ve onları dernek, vakıf, parti, oda, platform gibi isimlerle tanımlanan bir yapı etrafında birleştirirsiniz. Böylece tek başınıza yapmanıza imkân olmayan şeyleri birlikte yaparak hem daha iyi ve kapsamlı, hem de daha kolay bir şekilde yapmış olursunuz. Okumaya devam et

Satış Elemanı ve Sosyal Hayat

Satış Elemanı ve Sosyal Hayat
Fatih Gümüş

Çoğu zaman insanları sadece yaptıkları işleri ile saklarız hafızamızda. Kaynakçı Eyüp Usta, Kaya Tuzu Ustası Kemal Bey, Öğretmen Leyla Hanım gibi. Onların işleri dışında da bir hayatları olduğunu düşünmeyiz genellikle. Ev hayatları, arkadaş ilişkileri, iç dünyaları nasıldır bilmeyiz. Bilmemizde gerekmez zaten. Ancak insanların hayatlarının bir bütün olduğunu ve bu bütünü oluşturan parçaların yani yaşamın her yönünün birbirlerini hayati bir biçimde etkilediğini de unutmamak gerekir.  Çünkü bir şekilde muhatap olduğumuz kişilerin iş dışı yaşamları yaptıkları işi ve o işin bir alıcısı olarak müşterileri yakından ilgilendirmektedir.

Satış elemanı da yukarıdaki örneklerde gördüğümüz gibi sadece yaptığı işle hatırladığımız bir figür çoğumuz için. Bulunduğu mekânla özdeşleştirdiğimiz, başka herhangi bir hayatı olabileceği aklımıza gelmeyen sıradan, alelade biri.  Peki, gerçekten öyle midir satış elemanı. Tabii ki, hayır. Satış elemanı da en az diğer insanlar kadar sosyal hayatı olan ve iş dışında da oldukça aktif bir bireydir.

Eskilerin bir tespiti vardır. Derler ki; bir insanı iyi tanımak için onunla ya yola gideceksin veya alış-veriş yapacaksın. Zira söz konusu iki eylemde de insanlar kendileri olmaya daha yatkındırlar. İnsanların kendileri olmaya en yakın oldukları alış-veriş ortamında onlarla ilgili elde edilecek verilerin doğruluğu başka ortamlarda edinilen verilere oranla daha yüksektir. Çünkü alış-veriş insanın sahip olduğu pek çok duygunun (alınacak ürüne karşı duyulan istek, duygusal yakınlık; ürünün fiyatı karşısında yaşanılan yaklaşma-kaçınma çatışması; ürünün gerekliliğine kendini inandırma; satıcının saye talebine karşı duyarsız kalma sonucu yaşanacak utanç; daha önce denenmiş benzer bir ürünün beklendiği gibi çıkmaması sonucu biriken öfkenin muadil bir ürün alınarak soğutulması vb.) eş zamanlı olarak harekete geçtiği bir eylemdir. Aynen müşterilerin satın alma davranışlarını kendileri dahil pek çok etkenden arındırarak incelemeye çalışan nöropazarlama yaklaşımında olduğu gibi öznel ve çevresel etkilerden, kurallardan ve diğer baskı unsuru araçlardan uzak olarak sergilenen davranış biçimlerine ilk elden ulaşabilen satış elemanları bu değerli verileri iş dışı yaşamlarına da başarıyla transfer etmektedirler. Okumaya devam et

Sözde Müşteri

Sözde Müşteri
Fatih Gümüş

– Sıradan Şeylerin Sıra Dışı Kullanımı –

Satış, meslek olarak tanımlanırken kurulan cümlelerde en çok “en” kullanılan işlerin başında gelir. En zor, en heyecanlı, en canlı, en sıkıcı, en az ücretli, en önü açık, en çok para kazandıran, en hızlı ilerleme sunan, en etkileşimli gibi. Bu kadar çok “en” kullanılmasının başta gelen nedeni ise elbette satış işinin en önemli paydaşı olan müşteri faktörüdür. Biz insanlar alış-veriş ortamının verdiği o değişik atmosferden midir bilinmez, müşteri olduğumuzda birden değişiveririz. Alış-veriş yapacağımız yere girdikten sonra artık sadece müşteri değilizdir. Zaman zaman kendimizin bile garipsediği bir fıtrata bürünürüz. Kimine göre olağan bir şeydir bu; kimine göreyse insanın çok yönlülüğünün bir sonucu. Sıradan şeylerin sıra dışı kullanımı adında içeriğini çok güzel anlatan bir kitap vardı. Söz konusu kitap hayatımızda hemen her gün kullandığımız ve artık kanıksadığımızdan dolayı kullanımında motor öğrenme sağladığımız şeylerin üretim amaçlarının hangi işler için ve nasıl kullanılacağını ele alıyor. Alış-verişte bir alet, edevat olmasa da günlük hayatımızda yaptığımız sıradan bir şey ancak o da, müşterilerin zihinsel egzersizleri sonucu çok farklı amaçlar için kullanılmaktadır. Yaşanmış olaylardan örneklerle alış-verişin hangi amaçlar için kullanıldığına bir göz atalım. Bu konuda en sık rastlanan örnek büyük marketlerde çalışan satış elemanı bayanlara alış-veriş sırasında ayaküstü dünür olunmasıdır. Eline hiç ihtiyacı olmayan bir ürün almış ama market alış-verişi için şık sayılabilecek bir kıyafetle daha önceden defalarca gözüne kestirdiği kızın yanına usulca sokulmuş bir teyze görürseniz anlamalıyız ki, müşteri rolündeki teyzemiz büyük ihtimalle kendince gelin adayı için ön yoklama yapıyordur. Okumaya devam et

Satış Elemanı ve Hayal

Satış Elemanı ve Hayal
Fatih Gümüş

Hayal kurmak belki de en çok satış elemanına yakışır. Koşturmaca ile geçen mesai saatlerinde fırsat bulamasa da hayal kurmaya sabah işe giderken akşam eve dönerken kurar hayallerini satış elemanı. Hayalde konu sıkıntısı pek çekilmez. Ancak tekrara düşüldüğü çok olur. Tekrar edilen hayalde hemen hemen hiç ilerleme kaydedilmez. Çünkü hayal, sonu istendik şekilde bitirilse bile kurulduğu aşamalar kadar haz vermez. Bundan dolayı da hemen hiçbir hayal bilinçli olarak bitirilmez. Ancak bazı hayaller vardır bir an insana gerçekmiş hissi verir. Kurgulanan her şey gerçeğe bire bir uymaktadır. Ne dışarıda kalan, ne de eksik kalan bir şey söz konusudur.

Bu hal gerçekle hayalin buluşma noktasının başlangıcıdır. Zihinle dış dünyanın örtüştüğü ve insanın karşısına hayatı boyunca bir, hadi bilemediniz iki kez çıkabilecek bir durumdur. Bu duruma atalarımızın “yiğit bin yaşar, fırsat bir düşer” sözü fazla söze hacet bıraktırmayacak şekilde açıklık getirmektedir. İşte gerçeğe bu kadar yakın bir hayal kuran satış elemanı eğer birazda cesareti varsa hemen kolları sıvar ve hayalini dış dünyaya taşımaya başlar. Hayali gerçeğe taşımak hemen somuta dönüşmez, zihin süreci bir süre daha devam eder. Bu süre en iyi ihtimalle birkaç ayı bulur. Okumaya devam et

Perakende Mağaza Çalışanları Önce Adalet İstiyor!

Perakende Mağaza Çalışanları Önce Adalet İstiyor!
Gülbeniz Akduman

Uygun ürünü, uygun yerde ve uygun zamanda hazır bulundurarak müşterilere sunan ve satışı gerçekleştiren işletmelere “perakendeci” adını veriyoruz. Evimize aldığımız buzdolabından, üzerimize aldığımız kıyafetlere ve çocuğumuza aldığımız oyuncağa kadar ihtiyacımız olan tüm ürünleri perakende mağazalarından temin ediyoruz. Müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak isteyen perakende mağaza sayısı da her geçen gün artıyor. Mağaza sayıları arttıkça buna paralel olarak rekabet de artıyor. Müşteriyi mağazaya sokup, mağazada zaman geçirmesini ve sonucunda da ürün almasını sağlamak için firmalar türlü türlü pazarlama aktiviteleri düzenliyorlar. Mağaza içinde cafe açan var, mağazada konforlu koltuklar koyup dinlenmelerini sağlayanlar, çocuk oyun alanları yaratanlar, mağaza ortamını müşteriyi etkileyen parfümlerle kokutanlar var, var da var, bu liste uzar gider… Okumaya devam et

Satış Elemanı

Satış Elemanı
Fatih Gümüş

Mesleği icra edenlere göre belki dünyanın en zor işi, dışarıdan bakanlar için önemsiz, basit bir pozisyon, işin düşünce boyutunda yer alanlar içinse dünyanın üzerinde döndüğü bir iş satış elemanlığı. Görüldüğü gibi değerlendirmeler, değerlendirmeyi yapanların bakış açısına göre, olaya nereden baktığına göre yani, satış elemanlığı ile ilişkisine göre değişiyor elbette, ama genel anlamda söyleyecek olursak; satış elemanlığı, iki benzer resimdeki yedi fark gibidir. Varlığını anlamak için dikkatli bakmak gerekir. Eğer alış-verişiniz sırasında bir sorunla karşılaşmazsanız satış elemanı sizin için sadece alma ve verme sürecindeki bir yazarkasa, pos cihazı veya barkod okuyucu gibi bir argüman olarak görülebilir. Çoğu müşterinin yaptığı gibi kafanızı kaldırıp bir merhaba bile demeyebilirsiniz. İşinizi görüp çıkıp gidersiniz. Ama bir sorunla karşılaşırsanız veya canınız birini fırçalamak isterse satış elemanı farkına vardığınız ilk kişi olur. Sorununuzun durumuna göre ona ya çok saygıdeğer bir kişiymiş gibi davranırsınız, ya da kavgada bile söylenmeyecek sözleri söyler ve ağzının payını vermenin rahatlığıyla içinizi soğutursunuz. Konuyla ilgili bir örnek vererek anlatmak istenileni somutlayabiliriz.

Uluslararası bir satış ve pazarlama toplantısına davet edilen sokakta çiçek satan bir kadına satışın püf noktalarına yönelik bir soru sorulmuş. Soru şöyle. “Sizden çiçek almak isteyen bir müşteriniz sizce meçhul bir sebepten dolayı kızgınsa ona nasıl davranırsınız? Çiçekçi kadının cevabı “Ondan korkuyormuşum gibi yaparım” olmuş. Tabii katılımcıların tepkisi tahmin edebileceğiniz gibi uzun süreli alkış olmuş. Cevabı veren çiçekçi kadın veya alkışlayanlar bu cevabın altında yatan bilimsel sebebi biliyorlar mıydı meçhul ama cevap doğru. En azından doğrulardan biri. Şöyle ki, kızgın bir insan, büyük ihtimalle kendini mağlup hisseder, ya gücü yetmediği için veya başka sebeplerden dolayı kendisini kızdıran kişi veya kişilere hak ettiklerini düşündüğü tepkiyi verememiştir. Bundan dolayı da iletişime geçeceği ilk kişiye, yapacağı en küçük bir hatada ya da ona hata gibi gelecek bir durumda tüm hıncını boşaltacaktır. Satıcı kadın, bilimsel açıklamasını bilmese de yılların verdiği tecrübelerden böyle birine karşı, ondan korkuyormuş gibi davranmanın müşteriye iyi geleceğini, onu rahatlatacağını ve ona kaybettiği güvenini geri vereceğini bilmektedir. Bu bilginin gereğini de doğru zamanda yaparak ödülünü almıştır.

Okumaya devam et

Mağaza Atmosferi Yaratmak

Mağaza Atmosferi Yaratmak
Gülbeniz Akduman

Bir mağazada iyi bir atmosfer oluşturmak sadece görsel tasarım, ışık, renk, müzik vb. unsurlarla sağlanmaz. Aynı zamanda mağaza personelinin fiziksel görünümü satın alma atmosferine önemli katkılarda bulunur. Çalışanların ilk temas ettiği kişiler olan mağaza çalışanlarının dış görünüşü müşteriler üzerindeki ilk izlenimi oluşturur ve aynı zamanda satışın tüm aşamalarını destekler.
Mağaza personeli, satışına yardımcı olduğu ürünle uyum içinde olmalı, sattığı ürüne inanmalıdır. Buna “ürünle özdeşim” denilmektedir. Bunu sağlamanın yolu ise, mağazanın ortamı ve satılan ürünlerle uyumlu giysiler giymekten geçer. Çalışanlar, mağaza atmosferini güçlendirecek tarzda giyinmelidirler.
Örneklerle konuyu pekiştirirsek;
• Blue jean veya spor ürünler satılan bir mağazada çalışanların spor kıyafetler giymesi yerinde bir tercihtir. Örnek olarak; GAP, Bershka, Mavi Jeans verilebilir.
• Modaya bağlı değişen ve klasik ürünlerin de satıldığı bir mağazada çalışanların takım elbise veya siyah pantolon giymesi uygun olacaktır. Örnek olarak; Zara, Koton verilebilir.
• Süpermarket ve hipermarket gibi gıdaya dayalı perakendecilerde ise, temizliği simgelemesi açışından personelin açık renk kıyafetler giymesi tercih edilmelidir.
• Özellikle müşteri yoğunluğunun fazla olduğu mağazalarda çoğu zaman müşteri ile personel karıştırılabilmekte, bu da müşteride yanılmalara sebebiyet vermektedir. Personelin tek tip giyinmesi bu karışıklığı önlemektedir. Tek tip kıyafet, aynı zamanda mağaza ciddiyetini yansıtması açışından da önemlidir. Örnek olarak; Marks&Spencer, LC Waikiki, Mango verilebilir.
Peki Mağaza Çalışanları Nasıl Giyinmeli? Okumaya devam et