Bu işte bir “NİŞ” var

Bu işte bir “NİŞ” var

Yiğit Ahmet KURT

Türk Dil Kurumuna girer, Türkçe sözlüğü açar ve “niş” yazarsanız karşınıza “duvar içinde bırakılan oluk” ifadesi çıkar. Elbette bizi ilgilendiren kısmı bu değil, pazarlama açısından anlamı. Esasen pazarlamadaki “niş” kavramı da bir yerdeki bir nokta. Bu yüzden duvar içinde bırakılan oluk ta neden olmasın?

Neyse biz lafı dağıtmadan bir Niş Pazarlama tanımı yapalım en iyisi: “Özel gereksinimleri olan ve bu gereksinimleri giderilmemiş nispeten küçük grupların tatmininin sağlanmasına yönelik stratejilerin esas olduğu süreçtir.” Niş Pazar ise; “Özel gereksinmeleri olan ve bu gereksinmeleri giderilmemiş grupların tatminlerinin sağlanması için odaklanılmış küçük pazardır.” Görüldüğü gibi merkezde tüketicinin var olduğu ancak onunda temelinde tüketicinin özel gereksinmelerinin yer aldığı bir düşünce söz konusu. Yani tüketicinin genel ve tüm gereksinmelerinden bahsedebilmek niş pazarlamada mümkün değil. Peki bu nerede mümkün? Elbette Kitlesel Pazarlama Anlayışında.

Okumaya devam et

Dünya Kıpır Kıpır

Dünya Kıpır Kıpır

Prof.Dr.İsmail KAYA

Ekonomi ve iş hayatı “değişmeyen tek şey değişim” üzerine kurulu. Dünya değişiyor, hayat devam ediyor.

Hepimiz bilerek bilmeyerek, isteyerek istemeyerek dünyayı değiştirmeye uğraşıyoruz. Patronsak elemanlarımızı, siyasetçiysek halkı, medyaysak kamuoyunu, satıcıysak müşterileri, öğretmensek öğrencileri, anne-baba isek evladımızı ve yakınlarımızı etkileyip, değiştirip, biz gibi olmalarını bekliyoruz. Gücü yeten, gücü yetene kendine göre bir şekil vermeye çalışıyor. Berberde bile, “saçıma şöyle bir şekil yap” deyip, berberin işine dahi karışıyoruz.

İşin tuhafı, dünyayı değiştirmeye uğraşanlar da, değiştirilmeye çalışılanlar da, hayatlarından memnun görünmüyorlar. Bakıyoruz iki taraf da sürekli birbirinden şikâyetçi. Muhataplarını bir türlü “istedikleri biçime sokamadıklarını” düşünüyorlar. Alıcıdan memnun satıcı, satıcıdan memnun alıcı; vatandaşından memnun devlet, devletinden memnun vatandaş; okuyucusunu beğenen basın, basınını beğenen okuyucu görmeye hasretiz. Okumaya devam et

Bir Şeyler Oluyor

Bir Şeyler Oluyor

Zeki Yüksekbilgili

1973’lerde internetin icadından bu yana gerçekten çok şeyler değişti. Artık gittikçe daha fazla iletişim olanaklarını kullanır hale geldik. 2010 yılının sonunda, Dünya’da mobil telefon abone sayısı 5.3 milyara yükseldi, mobil iletişim olanaklarına erişim Dünya nüfusunun %90’ına açık durumda.[1] Aynı dönemde, internet kullanıcılarının sayısı 2 milyar rakamını çoktan aştı. İletişimimiz o kadar hızlı ki, 2010 yılında tüm Dünya’da her saniye 200.000 SMS gönderiliyor[2], kullanımda olan 2.9 milyar e-posta hesabı var, bu hesaplar üzerinden her gün 247 milyar gönderi yapılıyor[3]  ve sosyal networklar üzerinde aktif olarak hesabı bulunan kişi sayısı 2.1 milyar kişi[4].

Sürekli veri üretiyoruz ve bu verileri gittikçe daha yüksek hızlarda iletebilecek yeni sistemler geliştiriyoruz. Bu teknolojileri bazen veri tabanı yönetiminde, bazen veri tabanı değişimlerinde, bazen görüntü aktarımlarında hatta bazen oyun sistemlerinde kullanıyoruz. Ürettiğimiz verilere bağlı olarak, yeni donanımlarla daha da etkin veri transfer ve saklama yöntemleri kullanıyoruz. Cep telefonları, bilgisayarlar bunların sadece birkaçı. Okumaya devam et