Perakende Mağaza Çalışanları Önce Adalet İstiyor!

Perakende Mağaza Çalışanları Önce Adalet İstiyor!
Gülbeniz Akduman

Uygun ürünü, uygun yerde ve uygun zamanda hazır bulundurarak müşterilere sunan ve satışı gerçekleştiren işletmelere “perakendeci” adını veriyoruz. Evimize aldığımız buzdolabından, üzerimize aldığımız kıyafetlere ve çocuğumuza aldığımız oyuncağa kadar ihtiyacımız olan tüm ürünleri perakende mağazalarından temin ediyoruz. Müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak isteyen perakende mağaza sayısı da her geçen gün artıyor. Mağaza sayıları arttıkça buna paralel olarak rekabet de artıyor. Müşteriyi mağazaya sokup, mağazada zaman geçirmesini ve sonucunda da ürün almasını sağlamak için firmalar türlü türlü pazarlama aktiviteleri düzenliyorlar. Mağaza içinde cafe açan var, mağazada konforlu koltuklar koyup dinlenmelerini sağlayanlar, çocuk oyun alanları yaratanlar, mağaza ortamını müşteriyi etkileyen parfümlerle kokutanlar var, var da var, bu liste uzar gider… Okumaya devam et

Zeki Yüksekbilgili’nin Yeni Kitabı PAZARLAMADA YENİ USTALIK Optimist yayınlarından çıktı.

Zeki Yüksekbilgili’nin yeni dönemin pazarlama trendlerini anlatmaya çalıştığı PAZARLAMADA YENİ USTALIK kitabı Optimist yayınlarından çıktı.

Kitabı Idefix, D&R veya Kitap Yurdu‘ndan satın alabilirsiniz.

Modern hayatın belki de bize sağladığı en büyük yüklerden biri tercih etme zorunluluklarımız. Üstelik tercihlerimizin sayısı artmaya devam ediyor. Peki, satın alma kararlarımız bunca tercihten nasıl etkileniyor? İşte pazarlamacıların sürekli kendilerine sormaları gereken soru tam olarak da bu olmalı. Artık üreticilerin ve biz pazarlamacıların elinde çok fazla seçenek kalmadı. Çevresinde neler olduğunu hızla anlamaya çalışıp zaman kaybetmeden bir şeylerin değiştiğini kabul edenler, gıpta edilecek bir verimlilik kazanacaklar.

Bu kitap pazarlama planlarını bu yeni dünyaya göre yeniden uyarlamak isteyenler için gerçek bir rehber.

  • Karar Vermek ve Satış
  • Bir Satıcının Büyük Hataları
  • Sizin Gerçek Rakibiniz Kim?
  • Endüstriyel Pazarlarda Satış
  • İnternet İçin Basın Bülteni Hazırlama İpuçları
  • E-Posta Yollarken Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler
  • Telefonla Satışta Yapılan Büyük Hatalar
  • Buldozer Tipi Satıcı
  • Pazarlama Miyopluğu
  • Satışları Artırmak İçin 14 Basit Tavsiye
  • Satış Kapatma
  • Reklamlarınızda Kullanmamanız Gereken 5 Kelime
  • Pazarlamada Farklılaşma
  • Eşsiz Anahtar Kelimeler

pazarlamadayeniustalik_high

Satış Elemanı

Satış Elemanı
Fatih Gümüş

Mesleği icra edenlere göre belki dünyanın en zor işi, dışarıdan bakanlar için önemsiz, basit bir pozisyon, işin düşünce boyutunda yer alanlar içinse dünyanın üzerinde döndüğü bir iş satış elemanlığı. Görüldüğü gibi değerlendirmeler, değerlendirmeyi yapanların bakış açısına göre, olaya nereden baktığına göre yani, satış elemanlığı ile ilişkisine göre değişiyor elbette, ama genel anlamda söyleyecek olursak; satış elemanlığı, iki benzer resimdeki yedi fark gibidir. Varlığını anlamak için dikkatli bakmak gerekir. Eğer alış-verişiniz sırasında bir sorunla karşılaşmazsanız satış elemanı sizin için sadece alma ve verme sürecindeki bir yazarkasa, pos cihazı veya barkod okuyucu gibi bir argüman olarak görülebilir. Çoğu müşterinin yaptığı gibi kafanızı kaldırıp bir merhaba bile demeyebilirsiniz. İşinizi görüp çıkıp gidersiniz. Ama bir sorunla karşılaşırsanız veya canınız birini fırçalamak isterse satış elemanı farkına vardığınız ilk kişi olur. Sorununuzun durumuna göre ona ya çok saygıdeğer bir kişiymiş gibi davranırsınız, ya da kavgada bile söylenmeyecek sözleri söyler ve ağzının payını vermenin rahatlığıyla içinizi soğutursunuz. Konuyla ilgili bir örnek vererek anlatmak istenileni somutlayabiliriz.

Uluslararası bir satış ve pazarlama toplantısına davet edilen sokakta çiçek satan bir kadına satışın püf noktalarına yönelik bir soru sorulmuş. Soru şöyle. “Sizden çiçek almak isteyen bir müşteriniz sizce meçhul bir sebepten dolayı kızgınsa ona nasıl davranırsınız? Çiçekçi kadının cevabı “Ondan korkuyormuşum gibi yaparım” olmuş. Tabii katılımcıların tepkisi tahmin edebileceğiniz gibi uzun süreli alkış olmuş. Cevabı veren çiçekçi kadın veya alkışlayanlar bu cevabın altında yatan bilimsel sebebi biliyorlar mıydı meçhul ama cevap doğru. En azından doğrulardan biri. Şöyle ki, kızgın bir insan, büyük ihtimalle kendini mağlup hisseder, ya gücü yetmediği için veya başka sebeplerden dolayı kendisini kızdıran kişi veya kişilere hak ettiklerini düşündüğü tepkiyi verememiştir. Bundan dolayı da iletişime geçeceği ilk kişiye, yapacağı en küçük bir hatada ya da ona hata gibi gelecek bir durumda tüm hıncını boşaltacaktır. Satıcı kadın, bilimsel açıklamasını bilmese de yılların verdiği tecrübelerden böyle birine karşı, ondan korkuyormuş gibi davranmanın müşteriye iyi geleceğini, onu rahatlatacağını ve ona kaybettiği güvenini geri vereceğini bilmektedir. Bu bilginin gereğini de doğru zamanda yaparak ödülünü almıştır.

Okumaya devam et

Pazarlama Çağında “Pazarlamama”!

Pazarlama Çağında “Pazarlamama”!
Yrd. Doç. Dr. Poyraz Gürson
Araş. Gör. Elif Eşiyok Sönmez
Atılım Üniversitesi, İşletme Fakültesi

Pazarlama kavramı uzun yıllardır gündemde olan ve çoğu firma için pazarda tutunabilmek
amacıyla ürün, dağıtım, fiyatlandırma ve tanıtım için belirlenen stratejilerin temelini oluşturmaktadır. Pazarlama aslında tüketiciler ve üreticiler için gerekli olan mal veya hizmetlerin üretilmesi, bu üretilen mal ve hizmetlerin tanıtımının ve dağıtımının yapılması olarak tanımlanır (Elden, Ulugök ve Yeygel, 2005: 16). Bu dağıtım sürecinde belirlenen stratejilerde pazarlama stratejileridir. Pazarlama anlayışının başlıca ögeleri;

(1) Tüketici yönlülük, yani potansiyel müşterinin hedef ve beklentilerinin saptanıp ona göre pazarlama ve üretim yapılması,

(2) Bütünleşik pazarlama fonksiyonları, yani diğer departmanlar ile pazarlama departmanı arasında fiyat, tutundurma, dağıtım ve ürün gibi elemanlar arası uyum ve işbirliği sağlanması,

(3) Tüketicinin tatmini ve kar sağlanması, ancak burada satış öncesi ve sonrası tatmin düzeylerinin ölçümlerinin yapılması gerekmektedir (Tek, 1991: 13).

Ancak bu tip pazarlama stratejileri daha ziyade yeni piyasaya çıkmakta olan bir firma-marka tarafından tercih edilmektedir. İçerisinde bulunduğumuz küresel çağda örgütler kendilerini ifade etmek çeşitli pazarlama iletişim yöntemlerini kullansalar da, bazı durumlarda kurumlar pazarlamama (demarketing) stratejisini uygularlar.

Okumaya devam et

Sosyal Medyanın Psikolojik Etkileri

Sosyal Medyanın Psikolojik Etkileri
Nevzat Çağlar Tüfekçi

Tüm dünyada her üç kişiden ikisi(18-25 yaş grubu: % 82), herhangi bir sosyal medya ortamında. Sosyal medya yaşamımızın bir parçası oldu. Çocuklarınızın geleceğini yönlendirme konusunda bugününü kavramak için; öğrenmek ve bilgilenmek zorundayız. Yeditepe Üni. Tıp Fak. öğretim üyesi Prof. Dr. Bengi Semerci, “Sosyal Medyanın Psikolojik Etkileri” hakkında bize ışık tutuyor. İşte o yazının özeti:

Durum Tespiti:

• Eklenen arkadaşların % 82’si gerçek hayattan, % 60’ı arkadaşların arkadaşları, % 29’u tanımadıkları, % 11’i işle ilgili.
• 2012’de beş dakikasını online olmaya ayıranlar: %20
• Her bir dakikada 694.980 durum güncellemesi oluyor ve 532.080 twitt atılıyor
• Her gün 250 milyon fotoğraf ekleniyor ve bunun % 35’i kişinin kendisine ait fotoğraflar
• Narsistiklerin ve düşük benlik kaygısı olanların sosyal medyada geçirdikleri zaman daha çok
• 955 milyon aktif kullanıcısı ile Facebook bir ülke olsaydı, Çin ve Hindistan’dan sonra dünyanın en kalabalık 3. ülkesi olurdu. 307 milyon üyesi ile YouTube da öyle • Haftada bir milyar, günde ortalama 400 bin twitt atılıyor
• İnternet kullanıcılarından sosyal ağları kullananların oranı % 68
• 31 milyon kullanıcıyla Türkiye Facebook’ta en aktif 7. ülke
• Türkiye, Avrupa’nın internette en çok zaman geçiren ülkesi… Okumaya devam et

Cepte Müşteri

Cepte Müşteri
Fatih Gümüş

Dan Airley tarafından kaleme alınan “Akıl Dışı Ama Öngörülebilir” adlı kitapta yazar, insanların yaptığı bazı şeylerin, kendilerince ve diğer insanlarca mantıksız, hatta akıl dışı olarak görülmesine rağmen, mantıklı bir sebebe dayandığından bahsetmektedir. Bu bahis bize başımıza gelen olaylar karşısında sergilediğimiz davranışlarımızın henüz çözülememiş bir arka planı olduğunu göstermektedir. Öyle ki, bu arka plan, bir olay karşısında ne yapacağımızı, nasıl davranacağımızı bize işaret ediyor ancak neden öyle davranmamız gerektiğini söylemiyor. Biz buna kısaca sevk-i ilahi diyoruz.

Uzun sayılabilecek bu öznel ve nesnel girişten sonra asıl konumuza yani cepte müşteriye dönersek, pek çok işletme, müdavimleri olan müşterileri çantada keklik görüp, onları elde tutmak için yatırım yapacaklarına yeni müşteriler kazanmak için çabalıyor. Oysa Cepte müşteri, ya da kazanılmış müşteri asla sadece bir kişi değildir. Yapılan araştırmalar müşterilerin herhangi bir işletme hakkındaki olumlu veya olumsuz görüşlerini en az dokuz kişiye aktardığını göstermektedir. Aktarım hızının azalmasına rağmen görüş aktarılan dokuz kişide başka kişilere ikincil bir aktarım yaparak geniş bir etki halkası oluşturmaktadır. Yani cepte sanılıp ilgilenilmeyen müşteri, işletme daha farkına varmadan ilk etapta dokuz  kişinin ayağını o işletmeden kesebilir veya dokuz  kişiyi işletmeye bağlayabilir. Hal böyleyken işletmelerin, daha maliyetli olmasına rağmen yeni müşteri peşinde koşmalarını mantıklı sebeplerle açıklayabilmek güçleşiyor. Bundan dolayı da işletmelerin bu davranışlarını yukarıda bahsettiğimiz gibi “Akıl dışı ama öngörülebilir” olarak kabul etmekten başka çıkar yol kalmıyor. Okumaya devam et

Böyle Gelmiş Böyle Gitmemeli

Böyle Gelmiş Böyle Gitmemeli
Eren Gökyer

Başlık sizlere tuhaf gelmiş olabilir fakat; Türkçe’miz de “Böyle gelmiş ,böyle gider” şeklinde bir söylem vardır. “Boşvermişlik “ duygusunu içerisine barındırır. İnsanları “atalet” duygusuna yönlendirir. Bana göre bu deyim, gelişimin önünde ki en büyük engellerden bir tanesidir. Yapılan her işte, ülke yönetiminde, şirket yönetiminde, aile yönetiminde, toplumsal iletişimimizde aslında bu anlayışı yenmemiz ve artık “Böyle gelmiş, böyle gitmemeli” demeliyiz.

Alışveriş yapmak için bir mağazaya girdiğimde, mağaza çalışanının karşılama şekli, yüz ifadesi, ses tonu benim için o firmayı değerlendirmenin en önemli kriteridir. Çalışanlar firmaların vitrinleridir. İş yerinize harika bir mimari tasarım yapın, işyerinizi en son teknolojik aletlerle donatın, mağazanızı şehrin en işlek yerinde konumlandırın çalışanlarınız mutsuzsa ya da o iş için yetersizse emin olun geride kalan hiçbir şeyin anlamı yoktur. Unutmayın! İnsanlar ilk 30 saniye içerisinde sizin hakkınızda olumlu ya da olumsuz karar alırlar. Bu nedenle ilk izlenim çok önemlidir. Okumaya devam et