Sizin Şirketiniz Nerede?

Sizin Şirketiniz Nerede?

Zeki Yüksekbilgili

Çok kısa bir süre öncesine kadar şirketler, müşterilerinin dikkatini çekebilmek, ürünlerini ya da yaptıkları işleri tanıtabilmek için pahalı reklamlar satın almaktan başka bir iletişim yolunu düşünemiyorlardı bile. Bu dönem içerisinde toplu medya aracılığıyla iletişimi gerçekleştirmekten başka çıkar yol yoktu ve şirketler mümkün olduğunca kontrol altına alabildikleri hedef kitleye reklamlar yoluyla ulaşmaya çalışıyorlardı. Ayrıca kişiye özel (bireyselleştirilmiş) her hangi bir mesajı kişilere ulaştırmak neredeyse imkansızdı, en kötü olan ise, reklamların gerçekten çok pahalı olmasıydı.

Bu gün reklam fiyatları değişmedi, reklamlar hala çok pahalı ama özellikle kişiye özel mesajlar ulaştırmayı hedefleyen şirketler için reklamlarla karşılaştırılamayacak kadar ucuz bir alternatif var; internet. Internet ile pazarlama iletişimi tamamen değişti, eski kuralların yerini yenileri aldı. Artık reklam toplu medya aracılığıyla yapıldığı şekliyle tek yönlü değil, tüketicinin de içerisinde olduğu ve her zaman kolaylıkla ulaşabileceği çift yönlü bir şekle dönüştü. İşte bu çift taraflı iletişim artık bloglarla, pod yayınları (pod casting) ile, e-kitaplarla, e-bültenlerle, kişiselleştirilmiş e-posta mesajlarıyla, özel içerikli web siteleri ile sağlanıyor. Yeni pazarlama iletişiminde reklam artık her şey değil! Okumaya devam et

Küçük İşletme İçin Akıllı Reklamcılık

Küçük İşletme İçin Akıllı Reklamcılık

Alden DeSoto

Sözgelimi, bir kafeniz veya güzellik merkeziniz var ya da yüzme havuzları inşa ediyorsunuz. Bu online bir iş olmasa da sunduğunuz hizmetleri ve ürünleri açıkladığınız bir web siteniz vardır. Sitenizin daha fazla görünmesini istiyorsunuz ve bir satış görevlisi size kendi portal sitesinde bir liste satın almanın yararlarından söz etti. İyi bir fikir gibi görünüyor ancak nereden bileceksiniz? İşte size, bilinçli bir karar vermenizde yardımcı olacak birkaç ipucu.

İşinize zaten yarayanları öğrenin.

Yapılacak ilk şey, henüz yapmadıysanız, Google Analytics’i sitenize yüklemektir. Google Analytics ücretsizdir ve size sitenizde nelerin çalışmakta olduğuyla ilgili önemli bilgiler verir – örneğin, hangi sitelerin sitenize ziyaretçi yönlendirdiği ve ziyaretçilerinizin hangi anahtar kelimeler için arama yaptıkları. Tam olarak kaç ziyaretçi aldığınızı ve o ziyaretçilerin sitenizde nelere baktıklarını bilmek, devam etmek için önemli bir başlangıç sağlar. Ve, bazı sevindirici sürprizlerle karşılaşabilirsiniz – belki, işletmenizle ilgili daha önce bilmediğiniz bir makale sitenize önemli oranda trafik yönlendiriyordur. Okumaya devam et

Eğlencenin Yörüngesinde Pazarlama

Eğlencenin Yörüngesinde Pazarlama

Hakan Tunçel

Dünyanın canı sıkılıyor; savaşlar, ekonomik krizler, siyasi çalkantılar, doğal afetler, terör… Öte yandan 21. yüzyılın insanı, teknoloji geliştikçe daha rahat edeceğini umarken, her an işiyle bağlantıda olduğu, özgürlüğünü feda ettiği, fazla hızlı bir yaşam biçimine alışmak zorunda. Derinlemesine düşünme efleksini gittikçe kaybeden, sabırsız, çabuk unutan, her tür bilgiye her an ulaşabilmenin kayıtsızlığıyla ve her an her yerde ulaşılabilir, gözlenebilir olmanın korkusuyla yaşayan yeni bir tüketici tipolojisi oluşuyor. Bilişim devrimiyle çehresi değişen medya araçlarının yoğunluğundaki pazarlarda, markaların rakiplerinden ‘farklı’ faydalarını enformasyona doymuş tüketicilerine anlatmaları, onları ikna etmeleri geçmişe göre çok daha zor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde Amerikalılar yeni bir pazarlama reçetesi bulmuştu. Her derde deva: Eğlence! Canı sıkılan dünyayı eğlendirirken, her kesimden tüketiciyi ikna etmenin, bilgilendirmenin daha elverişli olduğunu Amerikalı pazarlamacılar 50 yıldır biliyorlar. ‘Eğlendirerek pazarlamak’ yaklaşımı, artık bütün dünyada birçok markanın referansı olmaya başladı. Bugün, eğlence unsurunun olmadığı reklam neredeyse yok gibi. Fazla ciddi ve sıkıcı görünmek adeta markaların korkulu rüyası oldu. Pazarlamacılar eğlence endüstrisi ve spor sektöründen maksimum fayda sağlama çabasındalar.

Eğlence endüstrisiyle işbirliği

Hollywood başta olmak üzere dünya sineması, büyük markaların pazarlama iletişimi aracı haline geldi. Blockbuster olarak adlandırılan gişe filmlerine daha senaryo aşamasında markalar sponsor olmak için sıraya giriyorlar. Türkiye’deki pazarlama uygulamalarında sık rastlanmayan iki veya daha çok markanın ortaklaşa promosyon faaliyetinde bulunmalarını ifade eden ‘Tie-in’, ABD’de büyük markaların başvurduğu kârlı bir pazarlama iletişimi yolu. Eğlence unsuru ise yine başrolde kuşkusuz. Ürünler aynı şirketten olabildiği gibi (intra tie-in) farklı şirketlerden de olabiliyor (inter tie-in). Belki de bu işi en iyi kotaran, fast-food sektörüyle Hollywood işbirliği olmuştur. Örneğin McDonald’s şubelerinde genç ve çocuk hedef kitleye yönelik olarak hazırlanan yemek menüleri yıllardır Disney ve Pixar stüdyolarının vizyon filmlerindeki temalar ve karakterlerle ilişkilendiriliyor. Filme gelenlere indirimli McDonald’s kuponları verilirken, McDonald’s dükkanlarını ziyaret edenler filmin afişleri ve oyuncaklarıyla karşılaşıyorlar. Ayrıca Mattel, Toys’R’Us gibi oyuncak ve çizgi roman üreticileri de benzer projelerde yer alıyorlar. Tie-in uygulamasının temelinde kazan-kazan anlayışı var. İki farklı ürün gamındaki markanın ortak hedef kitleleri üzerinde daha etkin olabilmek için bağlantılı eğlence temaları üzerinden işbirliği yapmaları marka beğenisine ve satışlara önemli destek oluyor. Okumaya devam et

Korku Fabrikaları

Korku Fabrikaları

Prof.Dr.İsmail Kaya

Uçak kazaları havayollarının da en büyük korkusudur. Isparta’da ölenlere rahmet, yakınlarına sabır, şirkete de kolaylıklar diliyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar. Kazada yakınlarını kaybedenler şirketin kendilerine tahsis ettiği uçağa bile binmemişler.

“Güzelliğin bir sivilceye bakar” demişler. Ülkeler, insanlar, firmalar, markalar bir anda büyük kayıplara uğramaktan korkuyor, korktukça yeni tedbirler alıyorlar. Bir yandan da korkuyu kullanıyorlar.

Korku, etkili bir dürtü ve güçlü bir ikna tekniği. İnsanları açık veya kapalı korkutmak, korku hissi üretmek, günlük hayatta, iş hayatında ve pazarlamada oldukça yaygın uygulamalar. Korku pazarlaması diye bir şey var. Firmalar, markalar, alakalı alakasız, ürün ve hizmetlerinin satışında korku motifinden sıkça yararlanıyorlar. Okumaya devam et

Müşteri ile İletişimde Engelleri Aşmak

Müşteri ile İletişimde Engelleri Aşmak

Prof. Dr. İsmet Barutcugil

Perakendeci işletmelerin çoğunda müşterilerle yüz yüze ya da telefonla iletişim sürecinde çeşitli zorlukların ve sorunların yaşandığı yaygın gözlenmektedir. Etkili bir iletişimin sağlanması durumunda asla yaşanmayacak olan bazı sorunlar gerek şirketler ve çalışanları, gerekse müşteriler açısından ciddi olumsuz sonuçlar doğuracak boyutlara ulaşmaktadır. Bu sorunların büyük bir kısmı etkili dinlememekten kaynaklanan iletişimsizlik sonucu yaşanmakta ve çalışanların iletişim becerilerinin geliştirilmesi ile önemli ölçüde azalmaktadır.

İletişimi, daha doğrusu dinlemeyi etkileyen bazı engeller bulunduğunu bilmek gerekir.

Fiziksel engeller: Etkili iletişimin önemli ön koşullarından biri fiziksel ortamın uygunluğudur. Ergonomik olarak tasarlanmamış masa ve sandalyeler, çok sıcak veya aşırı soğuk hava, çevreden gelen gürültü ve sesler, kalabalık alış veriş merkezi veya mağazanın gürültüsü, yüksek sesle çalınan müzik, çevredeki diğer insanların konuşmaları, yanıp sönen ışıklar, göz alan ve dikkat çeken yazı, resim ve afişler, yorgunluğu artıran elektronik araç gereçler, konsantrasyonu azaltan hareketlilik ve benzeri faktörler dinleme ve anlama çabası içerisinde olan insanların önündeki fiziksel engeller olarak düşünülebilir. Okumaya devam et

Web Tabanlı Müşteri Hizmetlerinde Başarılı Olmanı 10 Sırrı

Web Tabanlı Müşteri Hizmetlerinde Başarılı Olmanı 10 Sırrı

Etkin müşteri hizmetleri, aslında son derece ulaşılabilir bir hedeftir. Bu tespit, görece sınırlı kaynakları olan şirketler için de geçerlidir. Gereken tek şey, doğru ilke, uygulama ve  araçlardır. Aşağıda, Web tabanlı müşteri hizmetlerini başarıya taşıyan 10 özellik sıralanmaktadır:

Web Sitenizin, Müşterileri `Dinleyebildiğinden’ Emin Olun.

Her başarılı satış uzmanı, işinin en önemli kısmının, müşterinin üstü kapalı ve açık mesajlarını dinlemek olduğunu bilir. Web siteleri de aynısını yapmalıdır. Üstü açık mesajlar, belli bir bilginin talep edildiği net isteklerdir. Üstü kapalı mesajlar ise herhangi bir içerik türünün bulunmasında zorluk çekildiğini hissettiren sorgulama ya da kullanım biçimleridir. Etkin müşteri hizmetleri, müşterilerden gelebilecek bu iki tür mesaja da kulak verilmesini sağlayacak mekanizma ve/ya da uygulamaların varlığını gerektirir.

Müşterilere İstediklerini Verin Müşterilerin ne tür bilgiler istediklerini bir kez `duyduğunuzda’, bunu onlara vermelisiniz; hem de hemen! Okumaya devam et

MQ: Pazarlama Zekası

MQ: Pazarlama Zekası

Prof. Dr. İsmail Kaya

Çoğumuz IQ’nun Intelligence Quotient, yani, “Zekâ Katsayısı”, EQ’nun, Emotional Quotient, yani, “Duygusal Zekâ” olduğunu biliriz. Bazılarımızın SQ’dan, Spritual Quotient, yani Ruhsal “Zekâ”dan da haberi olabilir. Hatta, bu SQ, Social Quotient, yani, Sosyal Zekâ’ya da işaret ediyor olabilir. Bendeniz, bir yerlerde, FQ, Financial Quotient, yani Finansal Zekâ gibi bir terime de rastladım, itiraf ediyorum.

MQ konusunu pişirip yazıyı hazırlamaya giriştiğim günlerde, bir de CQ, Cultural Quotient, yani, Kültürel Zekâ diye bir terim önerildiğini, Harvard Business Review’un Ekim sayısında görünce iştahım iyice kabardı. HBR’deki bu yazıda, bazı kişilerin, kendilerine yabancı kültürlerle temaslarında kolaylıkla ortama uyabildikleri halde, bazılarının bunda niye zorlandıkları üzerinde duruluyordu. Konunun sadece bilgiyle, duygusal ve sosyal zekâ ile değil, belki hepsini de kapsayan bir başka yetenekle, Kültürel Zekâ ile ilgili olduğu ileri sürülüyordu.

Benzeri diğer Q’lar gibi, MQ, bireyler üzerinden olduğu gibi, gruplar, ekipler, takımlar, işletmeler, firmalar, örgütler hatta hatta ülkeler için bile ayrı ayrı ele alınabilir. Yani, herbiri için ayrı ayrı MQ ölçümleri mümkündür. Dahası, benim MQ’um başka bir meslektaşımın MQ’sundan farklı olabilir. Akademisyenlerin MQ’su ile yöneticilerin MQ’ları aynı ağırlıkta olmayabilir. Vesaire… Genellikle yöneticiler, yönettikleri işletmeleri kendilerinden daha fazla ve daha öncelikli olarak düşündüklerinden isterseniz burada sadece firmaların MQ’larından bahsedelim. Okumaya devam et

Düşük Maliyetli Müşteriyi Elde Tutma Taktikleri

Düşük Maliyetli Müşteriyi Elde Tutma Taktikleri

Mevcut müşterilerinizi elde tutmak için, düşük maliyetli şu on stratejiyi uygulayabilirsiniz.

1) Her gün 30 dakikanızı, mevcut iki müşterinizle konuşarak geçirin. Ne istediklerini, neye ihtiyaç duyduklarını ve neyi sevdiklerini/sevmediklerini sorun. Aklınıza yatan fikirleri yaşama geçirin.

2) Şampiyon müşterilerinizi, yönetim kurulunuza katılmaya davet edin. Müşterileriniz, farklı görüşler sunacak ve onların yargılarına değer verdiğinizi anlayacaklardır.

3) Müşterilerinizin firmanızda kazandığı başarılara ilişkin gazete/dergi haberlerini onlara postalayın. İnsanlar, başarıları hakkında bilgilendirilmekten hoşlanırlar. Klasik bir fotoğraf çerçevesi, gönderinizi daha da anlamlı kılacaktır. Okumaya devam et