Özgür Müşteri

Özgür Müşteri
Fatih Gümüş

İnsanların alış-veriş davranışlarını onlarca hatta yüzlerce değişkeni dikkate alarak ve işe koşarak inceleyen bilim adamları, neredeyse istisnasız müşterinin en özgür olduğu anı alış-veriş yaptığı an olarak işaret ederler. Gerekçe olarak ta şöyle söylerler: para harcayan müşteri en özgür müşteridir. Çünkü para insana, başkalarına hükmetmeyi sağladığı veya başkalarının istendik yönde ilgisini kazandırdığı için sahibini özgürleştirir. Pekiyi, bu söylem haklı mı? Bakış açısına göre değişmekle birlikte günümüz dünyasında işleyen düzen açısından kısmen haklı denilebilir.
Kısmen denilmesinin nedeni, müşterinin bilinen bilinmeyen pek çok yöntemle istediği gibi alış-veriş yapma özgürlüğünün kısıtlandığı gerçeğidir. Zira adına teknik, taktik, strateji denilen ve amacı müşteriyi iradesinin dışına çıkartarak satın almaya zorlayan pek çok yöntem müşteriyi sözde özgür müşteriye dönüştürmektedir.
Örneğin bir özgür müşteri alış-veriş sırasında şunlarla karşılaşabilir: Okumaya devam et

Üstün Hizmet… Ama Nasıl?

Üstün Hizmet… Ama Nasıl?
Jale Önder

Otelde, restoranda, hastanede, mağazada, bankoda, stantda, nerede olursa olsun, müşterilerle karşı karşıya gelen elemanların, satış yapmalarının ve servis vermelerinin dışında, şirketi temsil etmek gibi çok öncül bir görevleri daha vardır. Bir müşteriye, ilk temastan sonra, tekrar sizinle çalışma ya da çalışmama fikrini verecek olan yine bu elemanlardır. Sizinle çalışmak üzere kuruluşunuza gelenler ya sadık müşteriniz olur, ya da bir kez daha karşılaşmamak üzere sizi terk ederler.
Üstün hizmetin tam ne olduğu konusunda değişik fikirler var…
Bunun nedeni ise, verilen hizmetin değerlendirilmesinin, insanların beklentilerine bağlı olması ve hizmet konusundaki görüşlerin kişisel olmasıyla ilintilidir.
Bugünün yüksek rekabet ortamında birlikte yaşayan, değişik sektörlerdeki bir çok kuruluşun benzer özelliklere sahip olduğunu görebiliyoruz; şık binalar, geniş yelpazeye yayılmış ürün çeşidi, güzel dekore edilmiş ortamlar, kaliteye uygun fiyatlar. Peki…“daha çok tercih edilen ve kazanan” olmanın yolu nereden geçiyor?… “En İyi Kişisel Hizmeti Sunmak”tan.
Bugünün müşterisi kuruluşunuzdan, şu sözcüklerle özetlenebilecek hizmeti bekler: “Daha Hızlı”, “Daha İyi” ve “İsteklerime Uygun”. Kazanan olabilmek için, müşterilerin ne istediklerini iyi analiz etmek, istek ve gereksinimleri karşılamakta esnek davranmak, müşterilerimize yalnızca ürünümüzü kullanan birileri olarak bakmamak, ürün ve hizmetlerimizi müşterilerin gereksinimlerine tam olarak uyarlayabilmek yükümlülüğümüz vardır. Okumaya devam et

Üzgünüz Ama Siz Duyuyoruz

Üzgünüz Ama Siz Duyuyoruz
Fatih Gümüş

111Satış ve pazarlama sektörünün en büyük handikaplarından biri hiç şüphesiz, satış elemanlarının müşterinin yanında, birbirleriyle girdikleri polemiklerdir. Satış elemanının bilinen bilinmeyen pek çok nedenden dolayı mesai arkadaşlarıyla müşterinin yanında veya duyabileceği mesafede tartışması ve ya daha ileri giderek itişip kakışması müşteri için alış-veriş ortamında istendik en son şeydir. Çünkü müşteri dingin bir ortamda yapmak ister alış-verişini.

Bilindiği gibi iyi ya da kötü olayların yaşanılan ortamda hatırlanma olasılıkları oldukça yüksektir. Bundan dolayı da müşteri hoş olmayan hatıraların yaşandığı ortama tekrar gitmek istemez. Zira nahoş anımsamalar tedirginlik kaynağıdır. Tedirginlik ve tedirginliğe bağlı olası gelişmeler müşterinin ayağını olay mahallinden keserek, daha huzurlu yerlere yönlendirir. Bu da işletme için kapatılması güç açık bir kayıptır. Okumaya devam et

Müşteri Memnuniyeti

Müşteri Memnuniyeti
Gülbeniz Akduman

MÜŞTERİ KİMDİR?
İşimizin asıl amacı ve var olmamıza borçlu olduğumuz tek ve en önemli merciidir.
Müşteri; içtiğimiz çayın, bindiğimiz servisin, kullandığımız bilgisayarların ,maaşlarımızın ödenmesini sağlayan tek ve en önemli kaynaktır.
M-Ü-Ş-T-E-R-İ

M EMNUNİYET
Ü RETKENLİK
Ş ANS
T EŞEKKÜR
E MPATİ / EKİP ÇALIŞMASI
R AHATLAMA
İ LGİ

MEMNUNİYET: Müşteri aldığı hizmetten memnun olmak ister.
ÜRETKENLİK : Müşteri beklentilerinin karşılanması için üretkenlik bekler.
ŞANS : Müşterinin tercihi olmak bizim için şanstır.
TEŞEKKÜR : Tercihinin sonunda bizden teşekkür bekler.
EMPATİ / EKİP ÇALIŞMASI : Müşteri anlaşılmak ister, beklentilerinin karşılanması ise ekip çalışması gerektirir.
RAHATLAMA: Sorunlarını aktardığında, çözüme ulaşmasını ve rahatlatılmayı bekler.
İLGİ: Her zaman, her koşulda ilgi bekler.

Müşteriler çalışacağı firmaları reklamları , görünümü ,duydukları teknik özelliklerinden dolayı seçerler Çoğu zaman tecrübe ettikleri firma çalışanlarının TUTUMLARI VE DAVRANIŞLARINDAN ÖTÜRÜ ŞİKAYETLERİNİ BELİRTMEDEN TERK EDEBİLİRLER..

MÜŞTERİNİN BEKLENTİLERİ

Okumaya devam et

Müşteri ve Siz!

Müşteri ve Siz!
Gülbeniz Akduman

  • “Evet” cevabı verilecek soruları sık sık sorunuz, müşteriye “Hayır” cevabı verilecek sorularla yaklaşmayın.
  • Bırakın müşteri konuşsun ve istek/şikâyetlerini ortaya koysun. Dinledikten sonra istek/şikayetini çözmeye çalışın.
  • Müşteriyi kesinlikle küçük düşürmeyin.
  • Tartışmayın, kazansanız bile kaybedersiniz.
  • Her müşteri önemlidir. Bunu asla unutmayın.
  • Müşteri zevk, istek ve alışkanlıklarına saygılı olun.

Okumaya devam et

Cepte Müşteri

Cepte Müşteri
Fatih Gümüş

Dan Airley tarafından kaleme alınan “Akıl Dışı Ama Öngörülebilir” adlı kitapta yazar, insanların yaptığı bazı şeylerin, kendilerince ve diğer insanlarca mantıksız, hatta akıl dışı olarak görülmesine rağmen, mantıklı bir sebebe dayandığından bahsetmektedir. Bu bahis bize başımıza gelen olaylar karşısında sergilediğimiz davranışlarımızın henüz çözülememiş bir arka planı olduğunu göstermektedir. Öyle ki, bu arka plan, bir olay karşısında ne yapacağımızı, nasıl davranacağımızı bize işaret ediyor ancak neden öyle davranmamız gerektiğini söylemiyor. Biz buna kısaca sevk-i ilahi diyoruz.

Uzun sayılabilecek bu öznel ve nesnel girişten sonra asıl konumuza yani cepte müşteriye dönersek, pek çok işletme, müdavimleri olan müşterileri çantada keklik görüp, onları elde tutmak için yatırım yapacaklarına yeni müşteriler kazanmak için çabalıyor. Oysa Cepte müşteri, ya da kazanılmış müşteri asla sadece bir kişi değildir. Yapılan araştırmalar müşterilerin herhangi bir işletme hakkındaki olumlu veya olumsuz görüşlerini en az dokuz kişiye aktardığını göstermektedir. Aktarım hızının azalmasına rağmen görüş aktarılan dokuz kişide başka kişilere ikincil bir aktarım yaparak geniş bir etki halkası oluşturmaktadır. Yani cepte sanılıp ilgilenilmeyen müşteri, işletme daha farkına varmadan ilk etapta dokuz  kişinin ayağını o işletmeden kesebilir veya dokuz  kişiyi işletmeye bağlayabilir. Hal böyleyken işletmelerin, daha maliyetli olmasına rağmen yeni müşteri peşinde koşmalarını mantıklı sebeplerle açıklayabilmek güçleşiyor. Bundan dolayı da işletmelerin bu davranışlarını yukarıda bahsettiğimiz gibi “Akıl dışı ama öngörülebilir” olarak kabul etmekten başka çıkar yol kalmıyor. Okumaya devam et

Böyle Gelmiş Böyle Gitmemeli

Böyle Gelmiş Böyle Gitmemeli
Eren Gökyer

Başlık sizlere tuhaf gelmiş olabilir fakat; Türkçe’miz de “Böyle gelmiş ,böyle gider” şeklinde bir söylem vardır. “Boşvermişlik “ duygusunu içerisine barındırır. İnsanları “atalet” duygusuna yönlendirir. Bana göre bu deyim, gelişimin önünde ki en büyük engellerden bir tanesidir. Yapılan her işte, ülke yönetiminde, şirket yönetiminde, aile yönetiminde, toplumsal iletişimimizde aslında bu anlayışı yenmemiz ve artık “Böyle gelmiş, böyle gitmemeli” demeliyiz.

Alışveriş yapmak için bir mağazaya girdiğimde, mağaza çalışanının karşılama şekli, yüz ifadesi, ses tonu benim için o firmayı değerlendirmenin en önemli kriteridir. Çalışanlar firmaların vitrinleridir. İş yerinize harika bir mimari tasarım yapın, işyerinizi en son teknolojik aletlerle donatın, mağazanızı şehrin en işlek yerinde konumlandırın çalışanlarınız mutsuzsa ya da o iş için yetersizse emin olun geride kalan hiçbir şeyin anlamı yoktur. Unutmayın! İnsanlar ilk 30 saniye içerisinde sizin hakkınızda olumlu ya da olumsuz karar alırlar. Bu nedenle ilk izlenim çok önemlidir. Okumaya devam et

Müşteri Baskısı

Müşteri Baskısı
Fatih Gümüş

Pek çok satış elemanının korkulu rüyasıdır müşteri baskısı. O kadar ki, sırf bu yüzden işten ayrılan, psikolojik destek alan ve stres temelli hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalan çok sayıda satış elemanından söz etmek mümkündür. Müşteri yoğunluğunun ve buna bağlı olarak alış-veriş hacminin fazla olduğu sektörlerde baskının sıklık ve şiddetinin artması sonucu vaka sayısı da artmaktadır.

Müşteri baskısının ne olup, ne olmadığı, nasıl oluştuğu, nasıl başa çıkılacağı, satış ve pazarlama sektörü üzerindeki ve özellikle satış elemanı üzerindeki etkisi gibi daha pek çok benzer konuda yapılmış ve sektörün ilgili paydaşlarına mal olmuş bir çalışma henüz yok. Bundan dolayı da müşteri baskısı telaffuz edildiğinde bir iki beylik laf dışında kimsenin söyleyebileceği pek bir şeyde yok. Okumaya devam et

Uçlardaki Müşteriler

Uçlardaki Müşteriler

Zeki Yüksekbilgili

Pazarlama konusunda belki de dünyada en fazla yayın yapmış otoritelerin başında gelen Philip Kotler, pazarlamayı “firmaların, hangi malların veya hizmetlerin müşterilerinin ilgisini çekeceğini tayin etmeleri ve satışlar, iletişim ve işletme idaresi geliştirmeleri için stratejileri belirlemeleri süreci” olarak tanımlıyor. Bu süreç içerisinde belki de en kritik aşama, müşterilerin hangi mal ve hizmetlere ilgi göstereceğini tayin etmektir. Zaten pazarlamada en fazla değer verilen ve zaman harcanan aşama da ürün ve hizmet belirleme, daha önce belirlenen ürün ve hizmetlerin ne tür değişikliklerle pazara yeniden sunulacağını belirleme aşaması olmuştur.

Bu amaçla pazarlamacılar öncelikle hedef pazarlarını belirleyip, daha sonra belirledikleri hedef pazarda bulunan müşterilerinin profillerini çıkartma yolunu seçtiler. Akabinde de bu profile uygun kişileri bulup, bu kişiler ile yapılan testler sonrasında ürün ve hizmetlerini şekillendirdiler. Yani tüm süreç, ürün ve hizmetleri kullanan veya kullanma olasılığı olan ‘ortalama müşterilerin’ tercihleri  üzerine kuruldu. Teknik olarak bu seçim doğru, çünkü müşterilerin çoğunluğu bu ortalama müşterilerden oluşmakta… Okumaya devam et

Dondurmam Gaymak”ın Müşterisi Kim?

Dondurmam Gaymak”ın Müşterisi Kim?

Prof. Dr. İSMAİL KAYA

Capital’in yalancısıyım. Hani şu kendini “Türkiye’nin en iyi iş ve ekonomi dergisi” olarak reklâm eden aylık dergi. Çoktandır okumaz olmuştum. Bir öğrencimin birşey göstermek için getirdiği 9. sayısındaki bir yazının başlığını görünce içimden önce “Yuh” demek geçti, sonra o kadar kaba olmaması için, işte başlıktaki şu sözler dilimden döküldü: “Sen de mi be Kotler?” Bu tepkime öğrencim de şaşırdı. Meğer bir süredir, Harvard Business Review dergisinden Fortis’in katkılarıyla başlığı altında makaleler çevirir yayınlarlarmış. Gördüğüm yazının başlığı “Pazarlama & Satış Savaşları nasıl önlenir?” Gibisinden bir şeydi. (Yazının aslının HBR’nin hangi yıla ait sayısından alındığına dair hiçbir bilgi de bulamadım.) Ünü dünyaları sarmış, Kotler gibi biri, iki başka isimle birlikte kaleme aldıkları o yazıda, satışın mı pazarlamaya yoksa pazarlamanın mı satışa destek olduğu tartışmalarına; adeta kimin kimden büyük olduğu itişmelerine temas ediyorlar ve çözümü de, bu iki “departman”ın arasındaki ilişkilerde yattığına işaret ediyorlardı. Okumaya devam et