Satış Ve Pazarlamada Yeni Bir Yaklaşım: İnternette Toplu Arz, Toplu Talep Uygulaması

Satış Ve Pazarlamada Yeni Bir Yaklaşım: İnternette Toplu Arz, Toplu Talep Uygulaması

Ercan Bülbül

Özet

Fiyatları olması gerekenden çok daha fazla yükselten konut yapıcılar bugün itibarı ile inandırıcı bir gerekçeyle bu yükselttikleri fiyatları geri çekmek ve dolayısıyla da satış yapabilmek istiyorlar. Bu durumun çözümü olarak bir an için satış ofislerine gelen insanların teker teker değil de, onar, yirmişer, otuzar geldiklerini ve toplu olarak pazarlık yaptıklarını hayal edelim; işte bu hayal içinde konut yapıcıların fiyatlarını inandırıcı bir gerekçeyle alım satım yapılabilecek düzeye çekebildiğini görüyoruz. Ve hatta ek bir kazanım olarak, neredeyse fiyatlar düzeyinden bağımsız olarak bir türlü alıma geçmeyen talep tarafına yepyeni bir satın alma motivasyonu getirdiği çıkarımını da yapabiliyoruz.

Benim toplu arz, toplu talep uygulaması adını verdiğim bu yeni yaklaşım, yukarıda açıklamaya çalıştığım önermenin (hayalin) hayata geçirilmesinden ibarettir. Burada satış ofisinin yerini internet sitesi alır. Konut yapıcı malını toplu satılması koşulu ile perakende fiyatının altında mümkün olan en düşük fiyattan bu internet sitesinde arz eder. Müşteri ise belli bir zaman diliminde yine bu internet sitesinde toplanarak veya tek başına arz edileni toplu olarak satın alır.

GİRİŞ

1997 mali milattan bu yana ekonomik krizler, yüksek faiz ve enflasyon, deprem, siyasi çalkantılar derken 2004 Mayıs ayına, siyasi istikrarın kurulmasına, ekonomide lokomotifin gayrimenkul olarak seçilmesine ve faiz hadlerinin düşmesine kadar inşaat sektöründe tabiri caizse çivi çakılmadı. Türkiye’de çok uzun zamandır ertelenen nitelikli konut talebi deprem olgusunun da getirdiği motivasyonla 2004 Mayıs’ında kredi faizlerinin de düşmesi ile alıma geçti, ancak bu durum da 2006 Mayıs ayına kadar sürdü. Yavaş bir 2007’den sonra dünya ekonomik krizinin de Türkiye’ye ulaşması 2008’i buldu. Yasalaşan tutsat kanunu, yaşaması için uygun iklimi doğduğu andan itibaren bir türlü bulamadı. Ancak 2004’te harekete geçen gözüpek müteahitlerimiz projelerini 2008’e yetiştirmişti ki tam bu anda kendilerini yükselen faiz oranları, enflasyon, ekonomik durgunluk ve dünya likidite krizi bekliyordu. Pek çoğu bitmeye yakın yüzlerce sat-yapçı(!) proje tamamlanamama durumuyla karşı karşıya geldi. Piyasada yüksek sesle ifade edilemeyen bu durum projelerinin %50’si ila %70’i ellerinde kalan müteahhitleri yeni yollar aramaya götürdü. Satış ofislerinde gizli yaptıkları indirimler, uyguladıkları promosyonlar, düşük peşinat uygulamaları, kendi yaptıkları senetler, katkı paylı banka kredileri; hiçbiri dertlerine çare olamadı. Tüm bunların üzerine sürekli yükselen inşaat maliyetleri sektöre çok ciddi bir darbe daha vurdu.

Tam bu aşamada sektörün aslında çok yapmak istediği ancak yapmaya cesaret edemediği fiyat indirimine (düzeltmesine) bir çare olarak geliştirdiğim modeli açıklamaya çalışacağım. Okumaya devam et