Bize Her Yer Lokasyon

BİZE HER YER LOKASYON

Prof. Dr. A. Ercan GEGEZ

Kaynak: https://www.ekonomidunya.com/yazarlar/prof-dr-a-ercan-gegez/bize-her-yer-lokasyon/2279/


Bizim pazarlamada en klişe laflardan birisi de “lokasyon, lokasyon, lokasyon”dur. Biraz abartılı olacak ama,temel mantığı, “diğer şeyleri boş ver. Her işin başı mağazanı nerede kurduğun”dur. 

Yani sen içinde ürün, fiyat, tutundurma ve dağıtım stratejileri olan koskoca pazarlamayı al, dağıtımın altında perakende ile birlikte düşündüğün lokasyon’un altına koy. Hele bir de önemini daha da vurgulamak için üç kere üstüne basa basa dillendir: “Lokasyon, lokasyon, lokasyon” diye. Bu deyim ilk çıktığında bunu çeşitli konferanslarda, sunumlarda ballandıra ballandıra tekrar edip duran çok profesyonel duydum.

Okumaya devam et

Kuşak ve Yol

KUŞAK VE YOL

Prof. Dr. A. Ercan GEGEZ

Kaynak: https://www.ekonomidunya.com/yazarlar/prof-dr-a-ercan-gegez/kusak-ve-yol/2243/


Kuşak ve Yol Projesi (Belt and Road Initiative – BRI). Veya Kuşak ve Yol Girişimi. Adına ne derseniz deyin, şimdiden çok konuşulan ve geleceğe damga vuracak bir proje. Bugün ABD-Çin ticaret savaşından tutun da, Corona virüsüyle Çin’de fabrika kapatmalar, tedarik sıkıntıları gibi pek çok konuyu tartışırken, aklınızdan çıkarmamanız gereken bir başka konu.  

Kuşak ve Yol projesi Türkiye’de pek konuşulmuyor. Çin lideri Xi Jinping projeyi “Yüzyılın Projesi” olarak tanımlıyor. İki yıl önce İslamabad’daki Bahria Üniversitesinde Emerging Challenges For Organization In Developing Economies adlı konferansa davetli konuşmacı olarak katılmak üzere Pakistan’a gittiğimde, neredeyse her oturumda Çin’den ve Kuşak ve Yol projesinden ve projenin bir parçası olan Çin-Pakistan Ekonomik Koridorundan (CPEC – China-Pakistan Economic Corridor) bahsedildiğini duyduğumda şaşırmıştım. Pakistan’daki herkes geleceğini bu projede görüyor. 

Okumaya devam et

Her İşin Başı İnsan

Her İşin Başı İnsan

Prof. Dr. A. Ercan GEGEZ

Kaynak: https://www.ekonomidunya.com/yazarlar/prof-dr-a-ercan-gegez/her-isin-basi-insan/2220/

Bugün size insan kaynakları konusunda yazacağım. İşletme bölümünden mezun olurken, tek amacım pazarlama asistanı olmaktı. Finans notlarım çok iyiydi.  Finansman hocamız “gel seni asistan alalım” dedi. Gitmedim. Finansı ve hocayı seviyordum ama Türkiye’de finans ne yazık ki Muhasebe ve Finansman Anabilim dalı altında ezilip durdu.

Yıllarca muhasebe finanstan çok daha önemli oldu. Bu kürsüler altında belki sadece bir iki tane finans hocası varken, bu sayıları katlarcasına muhasebe hocaları oldu. İş dünyası 1980’lerle birlikte bu ayrımın farkına vararak finansın önemini kavrayabildi. 

Finans, muhasebe egemenliğinden kurtuldu. Oysa ki akademik ortamda belki ancak yeni yeni bu dönüşümü yaşıyoruz. İşte o dönemlerde finansa ilgim varken muhasebe alanının gölgesinde kalan bu alanda kariyerimi planlamak istemedim.

Okumaya devam et

Yapay Zeka ve Pazarlama

Yapay Zeka ve Pazarlama

Prof. Dr. A. Ercan GEGEZ

Kaynak: https://www.ekonomidunya.com/yazarlar/prof-dr-a-ercan-gegez/yapay-zeka-ve-pazarlama/2199/

Teknolojiye çok meraklıyım. Bizim evde koskoca iki dolap eski cihazlara ait veya değişik cihazları birbirine bağlayacak kablolarla dolu. Satın aldığım elektronik cihazlar içinde en ilginç olanlardan biri de Amazon Echo Show. Amazon Echo aletin resmi adı.

Gayri resmi adı Alexa. Bir çoğunuzun bildiği gibi bu alete komut verirken önce Alexa demeniz gerekiyor. Ancak o zaman alet sizden bir komut geleceğini anlıyor. Sürekli Alexa dediğimiz için 16 aylık kızıma bile “Alexa nerede” dediğimde Amazon Echo’yu gösteriyor.

Yapay zeka temelli asistanlar dediğimiz Alexa ve Google asistan gibi cihazlar ve benzerleri hayatımıza girmiş durumda. Harvard Business Review dergisinde 2018 yılında yayınlanan ve birazdan benim de daha ayrıntılı açıklayacağım konulara değinen bir yazıda  Amazon Alexa’nın 2020 yılında 50 milyon satacağı tahminleri yapılırken, gerçek rakam 100 milyondan fazlaya ulaştı.
Bir de bu yapay zeka temelli asistanlarla etkileşimli çalışan binlerce cihazı düşündüğünüzde, hayatımızın artık eskisi gibi olmayacağı çok açık. 
Peki işler pazarlama açısından nasıl farklılık gösterecek? Pazarlama profesörü olmama ragmen, biliyorum ki bazen satin alma esnasında mantığımla değil, duygularımla hareket ediyorum. Yıllar önce, çok okuduğum için hızlı okumam lazım ve bir hızlı okuma kursuna gitmeliyim derken vakitsizlikten gidemediğim bu kurs yerine tesadüfen gördüğüm, aslında pek de bir işe yarayacağını düşünmediğim bir hızlı okuma kitabı satın aldım.

Okumaya devam et

Rekabet Üzerine Düşünceler

REKABET ÜZERİNE DÜŞÜNCELER…

Prof. Dr. A. Ercan GEGEZ

Kaynak: https://www.ekonomidunya.com/yazarlar/prof-dr-a-ercan-gegez/rekabet-uzerine-dusunceler/2162/


Rekabet kavramı, sokaktaki adama da sorsanız herkesin üzerinde konuşabileceği bir kavram. Hele hele şirket yöneticileriyle konuşursanız, rekabet üzerinde saatlerce sohbet edebilirsiniz. 

Buna karşılık rekabet kavramı işletme dünyasının en dinamik kavramlarından biri. Klasik rekabet tanımları ne yazık ki artık işlemiyor. İş dünyasında başarılı olmak isteyen yöneticilerin rekabet faktörünü sürekli ve yeniden düşünmeleri gerekiyor.

Okumaya devam et

İyilik Ekonomisi

İyilik Ekonomisi

Dr.Zeki Yüksekbilgili

http://www.zeki.yuksekbilgili.com

Gezegenimizde belki de son dönemlerde en çok karşılaştığımız şeyler belirsizlik, kaynakların azalması, küresel felaketler, salgınlar ve krizler olmaya başladı. Gittikçe karmaşıklaşan uluslararası ilişkiler, kaynakların azalması (örneğin tatlı su kaynakları), üretim paradoksu gibi konular hayatımızın her anında karşımıza çıkarken, tüm insanlık daha fazla iyiliğe ve güzel haberlere ihtiyaç duymaya başladı. Üstelik bu iyilik odağı kesinlikle sadece günlük hayatımızda değil, iş hayatımızda da önemli hale geldi. Tüm bu değişimler, yeni bir kavramın son yıllarda ciddi anlamda daha fazla konuşulan bir kavramı hayatımıza soktu; İyilik Ekonomisi (Kindness Economy).

Yenidünya düzeni hem çalışan hem de müşteri davranışlarını dönüştürerek iyilik ekonomisini ortaya çıkardı. İyilik ekonomisinin ardında insanın içinden gelen bir iyilik yapma güdüsü var ve dolayısıyla insanlar çalıştıkları ya da hizmet aldıkları şirketlerle daha güçlü bağlar kurabilmek için bu şirketlerde iyilik odağını görmek istiyorlar.[1]

Okumaya devam et

Agile Innovation ve Yönetim Anlayışı

Agile Innovation ve Yönetim Anlayışı
Mehmet Gökhan KARATOY

Global şirketler uluslararası alanda faaliyetlerine devam edebilmek, rakipleri ile mücadele edebilmek ve gelecekte de var olabilmek için çevik olmanın gerekliliğinin farkındalar. Günümüzde gelişen teknolojilere ayak uyduramayan, kuşak farklılıklarının ve ihtiyaçlarının farkında olamayan ve geleceği öngöremeyip şimdiden hazırlığını yapamayan şirketlerin artık oyun dışı kalacağını çok net görebiliyoruz. Bu sebeple “AGILE INNOVATION” yani çevik inovasyon anlayışı günümüzde çok daha önem kazanmaktadır.

Küresel inovasyon ortamı köklü değişimlerden geçiyor ve artık geleneksel inovasyon kavramına meydan okuyan şirketler kazanmaya hazırlanıyor. Kısacası, şirketler inovasyonun öneminin farkındalar fakat inovasyona profesyonel olarak yaklaşan, çevik inovasyon anlayışına sahip, mühendislik, bilgi teknolojileri, yeni ürün ve hizmet geliştirme süreçlerini esnek şekilde yapılandıran ve departmanlar arası hızlı etkileşim kurabilen şirketler oyunda kalabilecekler.

Robert B. Tucker’a göre İnovasyon, “Yeni Nesil İşletme Trendi” olarak öngörülmektedir. Bana göre 2020 ve sonrası artık “Agile İnovasyon” modellemelerinin hız kazandığı çokça duyacağımız bir döneme gireceğiz.

Aynı zamanda iyi bir gözlemci ve araştırmacı da olmamız gereken günümüzde, yeni nesil çalışan ve yeni nesil müşteri profilini doğru anlamak gerekir. Müşterilerin taleplerinin sürekli değişmesi, şirketleri müşteri taleplerine hızlı cevap verebilen bir yapıya itmektedir. Hız, esneklik ve etkileşimli yönetim, çevik inovasyon kültüründe en önemli unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Özetle; “Hızlı ol, Hızlı Değiş, Adapte ol ve Hayatta Kal” diyebiliriz.

McKinsey inovasyon ve ticarileştirme anket sonuçlarına göre üst düzey yöneticilerin %84′ü, şirketlerin büyüme ivmesi kazanmasında çevik inovasyonun son derece önemli olduğu konusunda hemfikir.
Okumaya devam et

Şirket İçi İnovasyon Ekosistemi Oluşturmak ve Önemi

Şirket İçi İnovasyon Ekosistemi Oluşturmak ve Önemi
Mehmet Gökhan KARATOY

Şirket içinde çalışanlarla entegre yaşayabilen, sürekli etkileşim halinde olan, bilgi alan, bilgi veren, çevresi ile iş birliği halinde olan, verileri anlamlandırabilen, anlamlandırdığı verileri değer katan girdiler ile katma değer yaratan çıktılara dönüştürebilen inovatif faaliyetlerin tümü inovasyon ekosistemini oluşturur diyebiliriz. Bu faaliyetler şirketin gücünü artırarak, çağa ayak uydurmasını sağlar, rakiplerle mücadelede avantaj kazandırır ve aynı zamanda geleceğe hazırlayarak işletmenin sürdürülebilirliğini destekler.

İnovasyonu kurum kültürü haline getirmek ve şirket yapısına uygun bir ekosistem kurgulamak inovasyonun sürdürülebilirlik oranını artıracaktır. Kurumsal şirketler, kurumsal görünümlü şirketler, aile şirketleri, global şirketler gibi ayrıştırma yaptığımızda her şirketin kendine has özellikleri ve yönetim anlayışı vardır. Burada sistemin başarısını etkileyecek kritik olan konu dayatma bir sistem değil şirket yapısına en uygun olan çalışabilir bir sistem oluşturabilmektir. Başarılı olduğu konuşulan her çalışma, her şirkette aynı oranda başarılı sonuçlar vermeyebilir.

Profesyonel bir yaklaşım ile uyumlu inovasyon ekibi ekosistemin başarısında büyük rol oynayacaktır.

Ekosistem içinde stratejik faaliyetlerin planlanması, bütçelendirilmesi ve üst yönetimin desteği ile şirket stratejisine en uygun şekilde yürürlüğe konularak yönetilmesi gerekmektedir.
İnovasyon faaliyetlerinin, şirketin bilançosu, nakit akışı ve stratejisi ile uyumlu olması ekosistemin canlılığını ve esnekliğini artıracaktır. Bu sebeple şirket nakit akışını destekleyen inovatif faaliyetler ve bu yöndeki stratejik çalışmalar ekosistemin sürdürülebilirliği için önemlidir. İnovasyon ve ekosistem için ayıracağınız bütçe bu işi ne kadar ciddiye aldığınızı ve önem verdiğinizi de gösterir. Üst Yönetimin bu öngörüde olması, finansal desteği ile bu yönde profesyonel yaklaşım ve kararlılıkla aksiyon alması, beklenen olumlu sonuçları da beraberinde getirecektir.
Okumaya devam et

COVID-19 Sonrası Türkiye ve Fırsatlar

COVID-19 Sonrası Türkiye ve Fırsatlar

Dr.Zeki Yüksekbilgili

www.yuksekbilgili.com

zeki@yuksekbilgili.com

COVID-19 ile birlikte hepimiz yaşam şekilleri, iş yapış şekilleri köklü ve geri dönülmez şekilde değişti. Bu değişim doğal olarak hepimizde gelecek kaygısı oluşturuyor. Son aylarda yaptığım eğitimlerin neredeyse tamamında, katılımcılar çok da doğal olarak endişelerini dile getiriyorlar. Bu endişelerin hepsinde haklı olsak da, unutulmaması gereken önemli bir konu da, COVID-19 sonrası özellikle ülkemiz ile ilgili önemli fırsatların olduğu… Dolayısıyla bu yazımı,  COVID-19 sonrası Türkiye ve fırsatlar üzerine hazırladım.

Global bir perspektif ile konuyu ele aldığımızda, Dünya’da toplam ithalatın (18.998 Milyar $) %53’ünün 10 ülke tarafından gerçekleştirilmekte olduğunu görüyoruz. Bu ülkeler incelendiğinde en çok ithalat yapan ülkelerin sırasıyla %14 ABD, %11 Çin, %7 Almanya, daha sonra Japonya, Birleşik Krallık, Hollanda, Fransa, Hong Kong, Kore ve İtalya olduğunu gözlemliyoruz[1].

COVID-19 ile birlikte özellikle belirli alanlarda bölgeselleşmenin çok daha fazla önem kazandığı ve kazanacağı rahatlıkla söylenebilir, yani artık tek alternatifli tedarik zincirlerine olan bağımlılığın ortadan kaldırılması, stratejik bir öncelik haline gelmiştir -COVID-19 yeni bir kriz olsa da Çin’deki tedarik zinciri riski yeni değildir. Dünyanın en büyük iki ekonomisi Amerika ve Çin arasındaki Ticaret Savaşları kapsamında zaten birçok üretici bu konuda farklı önlemler almaya başlamışlardır-. Bu trendin en hızlı hayata geçme şekli ise üretimin alternatiflerinin ortaya koyulması (çoklu tedarik) ve yakın coğrafyalara taşınması olacaktır. İşte tam da bu noktada Türkiye, özellikle büyük ithalat yapan ülkeler ile ilişkileri ve coğrafi yakınlığı ile büyük avantajlara sahip bir ülke olarak öne çıkmaktadır.

Okumaya devam et

COVID 19 ve Müşteriyi Anlamak

COVID 19 ve MÜŞTERİYİ ANLAMAK

Dr.Zeki Yüksekbilgili

www.zeki.yuksekbilgili.com

Yılbaşından bu yana devam eden Covid-19 salgını hayatımızda radikal değişikliklerin gerçekleşmesine sebep oldu ve bu değişikliklerin kalıcı olacağını söylemek hiç de yanlış olmaz. Kalıcı olarak gerçekleşecek bu değişimlerin kuşkusuz en çok etkileyeceği sektör de perakende olacak. 2020 yılında dünya ekonomisinin %1,5 ila %5 oranında daralacağı öngörülüyor ki bu daralma 1961’den beri kaydedilecek olan en büyük daralma olarak tahmin ediliyor.

Bu değişim sürecinde en önemli konu ise doğal olarak müşteriyi anlamak olacak. Uzkesici[1] yazısında tüketicilerin Covid-19 sürecinde 5 farklı alanda davranışlar oluşturduklarını ortaya koymuş, bunlar;

  • Önleyici Sağlık Tedbirlerine Odaklanma
  • Stok Amaçlı Alışveriş Yapma
  • Zorunlu Olmayan Ürün ve Hizmetlerden Kaçınma
  • Evde Sosyalleşme
  • Yeni Normlar

Okumaya devam et